Selâhaddîn Eyyûbî’nin Hıttîn savaşı (1187) ile Haçlıların elinden Kudüs’ü geri alması hadisesi Avrupa’da geniş bir yankı uyandırdı. Bu nedenle Avrupa’da Kudüs’ü geri almanın yolları düşünülmüş ve bir Haçlı birliğinin oluşturulması fikri ortaya çıktı. Ancak bu anlamda ilk ciddi girişimi Alman İmparatoru Frederick Barbarossa gerçekleştirecektir. Bu sebeple gerekli hazırlıkları yapan Alman İmparatoru yeterli sayıda kuvvetle beraber Kudüs’e doğru hareket edecektir. Alman Haçlı birliği Bizans sınırlarına kadar gelmiş ve kışı Edirne’de geçirmeyi planlıyordu. Ancak Haçlı birliklerinin birtakım yağma faaliyeti bahsi geçen planın akamete uğramasına neden oldu. Bizans İmparatoru II. Isaakios Angelos’ta Alman Haçlı birliğinin Balkanlar da yaptığı yağma faaliyetleri nedeniyle İstanbul’dan geçmesine izin vermeyecektir. Bu nedenle Alman Haçlı birliği Yunanistan topraklarından geçip Çanakkale Boğazı’nı kullanarak Anadolu’ya girmiştir. Yaşanan bu gelişmelerden bağımsız olarak Anadolu’da Sultan II. Kılıç Arslan’ın çocukları arasında taht kavgaları başlamış ve Konya’da Sultan’ın oğlu Kutbeddin Melikşâh babasını baskı altına alarak tahtı ele geçirmiş vaziyetteydi. Çünkü babasını yanında adeta bir esir olarak bulunduruyordu. II. Kılıç Arslan ile Barbarossa’nın eskilere dayanan bir dostluğu olsa da yönetim doğrudan II. Kılıç Arslan’ın himayesinde olmadığı için Anadolu’ya gelen Haçlı birliği ile savaşılmış ve mağlup olunmuştur. Neyse ki yine II. Kılıç Arslan’ın araya girmesi, savaşın suçunu oğlu Melikşâh’a atması olayın daha da büyümesini engellemiştir. Barbarossa yoluna devam ederek güneye gidecek bilinmeyen bir sebepten dolayı Silifke Gölü’ne giren Alman İmparatoru boğularak ölecektir. Böylece III. Haçlı Seferi’nin Anadolu ayağı başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
Saladin Ayyûbî’s recapture of Jerusalem from the Crusaders in the Battle of Hıttîn (1187) had a wide repercussion in Europe. For this reason, the ways to take back Jerusalem were considered in Europe and the idea of forming a Crusader union emerged. However, the German Emperor Frederick Barbarossa would make the first serious attempt in this sense. For this reason, the German Emperor, who made the necessary preparations, would move towards Jerusalem with a sufficient number of forces. The German Crusader troops reached the Byzantine borders and planned to spend the winter in Edirne. However, some looting activities of the Crusader troops caused the aforementioned plan to fail. Byzantine Emperor Isaacos Angelos II would not allow the German Crusaders to pass through Constantinople due to their plundering activities in the Balkans. For this reason, the German Crusaders passed through the territory of Greece and entered Anatolia by using the Dardanelles. Independently of these developments, throne fights started among the children of Sultan Kılıç Arslan II in Anatolia and in Konya, the Sultan’s son Kutbeddin Melikşâh put his father under pressure and seized the throne. Because he kept his father as a prisoner with him. Although Kılıç Arslan II and Barbarossa had a long-standing friendship, since the government was not directly under the patronage of Kılıç Arslan II, the Crusader troops who came to Anatolia were fought and defeated. Fortunately, the intervention of Kılıç Arslan II, who blamed the war on his son Melikşâh, prevented the incident from escalating further. Barbarossa continued on his way to the south and the German Emperor, who entered Lake Silifke for an unknown reason, drowned and died. Thus, the Anatolian leg of the Third Crusade ended in failure.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.